21 Şubat 2014 Cuma
Av. Ali SELEK-Berlin'de Hâkimler var!
Av. Ali SELEK-Berlin'de Hâkimler var!
Merhaba değerli okuyucular; Bu benim basılı bir eserde yayımlanacak ilk yazım olacak.. O yüzden ne yazmam gerektiğini uzun uzun düşünmedim desem yalan olur. Yazmanın bu kadar zor bir uğraş olması konuşmaktan sonra gelmesinden kaynaklanıyor belki de.. Zira; “ Önce söz vardı !” İnsan önce konuşmayı öğrendiği ( önce söz yaratıldığı) için bugün çoğunlukla konuşuyor ama çok az yazıyoruz. Yazmadan daha az sıkılıkla yaptığımız diğer bir eylem ise “ Okumak. ” Çünkü okumak, yazmadan sonra ortaya çıkan, emredilen ( Ikra !) bir eylem. Diğer bir deyişle düşünce/eylem dizini “ Söz – Yazı – Okuma” biçiminde gidiyor ve bu yüzden de yazan, konuşandan daha değerli oluyor.. Ama bu dizinde en değerlisi sizlersiniz, yani okuyucular.. Okuyanlar olmasaydı, yazmanın ne keyfi ne de değeri kalırdı.. Tıpkı dinleyiciler olmadan şarkı söylemek ya da izleyiciler olmadan tiyatro oynamak, film yapmak gibi… Hanımlar, beyler; Bu köşemizde ahlak, vicdan, adalet, hukuk, felsefe, din, dil bilimi vs hayata dair ne varsa onlardan bahsedeceğiz.. Yani özünde insana ve insanlığa dair ne varsa.. Bu yüzden bu köşenin adına “Tercüman – Hal” veya “Tercüman-ı Ahval” diyebiliriz. Amacım sizi sıkmadan, yormadan bir şeyler yazmak. “Bu yazıların sizlere bir mesajı var” çok iddialı bir laf olur ama “ Bu yazıların bir sözü var” diyebiliriz. Yazılardaki sözlerden, mesaj çıkarıp çıkarmamak sizlere kalmış.. Gelelim bugünkü hikâyemize: Sosyal medyada geçenlerde Adaletli Yönetim üzerine bir yazı paylaşmıştım. Berlin - Potsdam’ a ve Sans- Souci Sarayı’ na gidenler bilirler. Sarayın arka tarafında çok güzel bir değirmen vardır.. Bu sarayın ve değirmenin Alman Hukuk Fakülteleri’ nde neredeyse ilk ders olarak okutulan ve bizde de zaman zaman hatırlatılan ilginç bir hikayesi vardır. Modern Almanya’ nın babası Büyük Frederick ( Frederick der Grosse) olarak isimlendirilen Prusya Kralı II. Frederick, Brandenburg (Berlin) yakınlarındaki Potsdam ormanlarında gezinirken, bir değirmenin bulunduğu tepenin aşağısındaki alçak bir tepe üstünde durur. Etrafındakilere değirmenin olduğu yeri satın alacağını ve yerine bir saray yaptıracağını söyler. Kralın adamları değirmenciye gider ve kralın bu isteğini iletirler. Fakat adam değirmenini satmak istemez. Kral değirmenciyi yanına çağırtır. Önce, değirmen için değerinin kat kat üstünde bir meblağ ödemeyi teklif eder. Değirmenci: "Olmaz! Değirmenim satılık değildir." der. Kral: "Sen benim kral olduğumu bilmiyor musun yoksa?" diye sorar. "Biliyorum, biliyorum." der Değirmenci. "Sen de benim, bu değirmenin tapusu ile sahibi olduğumu bil." diye cevap verir. Kral: "O halde zorla alırım. Bakalım o zaman ne yapacaksın?" der. Değirmenci bunun üzerine şu meşhur sözü söyler : "Alamazsın! Berlin'de Hâkimler var!" Kral, ıslah ettiği mahkemelerin adaletine, kendi aleyhinde de güvenildiğini anlar ve bu yel değirmeninin, Prusya Krallığı devam ettikçe korunmasını ister. Değirmenin altındaki tepeye sarayını diker ve saraya değirmencinin adı olan, Sans-Souci adını verir. Almanya’ ya, Berlin’ e yolunuz düşerse, Potsdam’ a gidin lütfen. Göreceksiniz, Sans-Souci Sarayı da, değirmen de hala yerinde durur. Ne güzel bir adalet ki, kralın arka bahçesinde bir değirmenci... Adalet, kralı ve değirmenciyi dost etmiştir. Adalet, değirmenci de olsan, kral da olsan boynunun kıldan ince olduğunu bilmektir.. Bu hikâyedeki Değirmen, değirmenci ve Kral aslında sadece birer sembolden ibarettir. Değirmen mülkiyet hakkını, değirmenci bizi, kral ise otoriteyi ya da gücü temsil etmektedir. Şimdi kendimize şu soruyu sormamız gerekiyor: Bugün, değirmenimize yönelik böyle bir talep geldiğinde “Ankara’ da hakimler var ! ” diyebiliyor muyuz? Diyemiyorsak, vay halimize !! Bu hikaye yüzyıllar öncesine ait başka bir hikayeyi de çağrıştırdı. Ama dilerseniz devamını ve çağrıştırdığı hikayeyi bir sonraki yazımızda anlatalım..
http://www.bursagenchaber.com/yazarlar/av-ali-selek/berlin-de-h-kimler-var/15/
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder