21 Şubat 2014 Cuma

Hilmi Öztürk Para İmparatorluğu”

Para İmparatorluğu”


 Dünya ve ülkemiz “Paranın egemenliğini” yaşıyor.
   Düşünüyorum.
           Büyük otellerin lüks salonlarında   yapılan milyon dolarlık pazarlıkları. Yandaş gazeteleri kurtarmak için oluşturulan havuzlardaki yüz milyon dolarları. Evinde bırakılan üç beş kuruşları!  (bir milyon iki yüzbinleri). Zahmet olmasın diye alınan para sayma makinelerini. Ayakkabı  kutularında çıkan milyoncukları…
Düşünüyorum.
 Ülkemin gerçek sahipleri ( sahi, öyle mi? Bunlar mı ülkemin milli iradesi ?)     Düşünüyorum .
Ülkemizdeki  “Para İmparatorluğunun” bir simgesi haline gelmiş olan Başbakanımızı.
ParaParaPara. Kapitalizmin gerçek Tanrısı olan “Para.”
Nasıl kazanıldığı kimsenin umurunda olmayan “Para.”
Uğrunda her türlü üçkağıtçılığın geçerli olduğu “Para.”
Uğrunda insan onurunun lafı bile olmayan “Para.
Peki bu paranın şiddetini görüyor musunuz?
Paranın şiddeti adaleti durduruyor.
Paranın şiddeti istediği kişiyi hapisten kurtarıyor.
Paranın şiddeti istediği kişiyi hapse tıkıyor.
Paranın şiddetiyle ezilenleri görüyor musunuz?
Görmek gerekiyor.
Çünkü siyasal iktidar, devletin gücü, hepimizin emeğinden toplanan paraların devlet bütçesinden iktidarın  yandaşlarına dağıtılışı  paranın şiddetiyle olmaktadır.
Bütün bunları görebilmek ve önemli olan “Para İmparatorluğunun” bize dayattıklarını görebilmek ve karşı çıkabilmek.
Para İmparatorluğunun “Ya efendi olacaksın ya da uşak” dayatmasını reddetmeliyiz. 
Ne efendi olmak, ne de uşak olmak istemiyoruz diyebilmeliyiz. Sadece insan olmak istiyoruz. İnsan olmak ve insan emeğiyle yücelmek. Başkasının sırtına binmeden yaşamak hakkını istiyoruz.  
Çünkü bunları istemek “insan hakkıdır”.
Düşünüyorum.
Evinin kırık camını takamadığı için evladını  kaybeden acılı anneyi.
Hastanede çocuğun tedavisini yapmadığı için kaybeden babayı. Ölen evlandının çuvalla sırtında taşıyışını .
Annesinin süt alamadığı için  ölen minnacık bebeği.
Düşünüyorum.
En kutsal insan hakkı olan “yaşama hakkını” kaybeden nicelerini.
         Düşünüyorum.
Ülkemin horlanan emekçilerini düşünüyorum.
İş bulamadıkları için sürünenleri.
Emekli maaşını alabilmek için ömrünü banka kuyruklarında geçirenleri.
Ve bütün bunların  “insan olmak hakkı” olduğunu umurunda olmayan bu “Para imparatorluğuna” dur diyebilmek için karşı çıkmalıyız. Örgütlenmeliyiz. Ayağa kalkmalıyız ve dur diyebilmeliyiz.  . Çünkü, “hak edilmeden” insan olunmuyor.
Belki de ilk bilinmesi gereken budur.
Yazarın Notu: Yeni yayın hayatına başlayan  “Bursa Genç Haber” Gazete çıkmasında emeği geçenlere ve çalışanlarına  başarılar dilerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder