Dünya ve ülkemiz “Paranın egemenliğini” yaşıyor.
Düşünüyorum.
Büyük
otellerin lüks salonlarında yapılan milyon dolarlık pazarlıkları.
Yandaş gazeteleri kurtarmak için oluşturulan havuzlardaki yüz milyon
dolarları. Evinde bırakılan üç beş kuruşları! (bir milyon iki
yüzbinleri). Zahmet olmasın diye alınan para sayma makinelerini.
Ayakkabı kutularında çıkan milyoncukları…
Düşünüyorum.
Ülkemin gerçek sahipleri ( sahi, öyle mi? Bunlar mı ülkemin milli iradesi ?) Düşünüyorum .
Ülkemizdeki “Para İmparatorluğunun” bir simgesi haline gelmiş olan Başbakanımızı.
Para, Para, Para. Kapitalizmin gerçek Tanrısı olan “Para.”
Nasıl kazanıldığı kimsenin umurunda olmayan “Para.”
Uğrunda her türlü üçkağıtçılığın geçerli olduğu “Para.”
Uğrunda insan onurunun lafı bile olmayan “Para.
Peki bu paranın şiddetini görüyor musunuz?
Paranın şiddeti adaleti durduruyor.
Paranın şiddeti istediği kişiyi hapisten kurtarıyor.
Paranın şiddeti istediği kişiyi hapse tıkıyor.
Paranın şiddetiyle ezilenleri görüyor musunuz?
Görmek gerekiyor.
Çünkü
siyasal iktidar, devletin gücü, hepimizin emeğinden toplanan paraların
devlet bütçesinden iktidarın yandaşlarına dağıtılışı paranın
şiddetiyle olmaktadır.
Bütün bunları görebilmek ve önemli olan “Para İmparatorluğunun” bize dayattıklarını görebilmek ve karşı çıkabilmek.
Para İmparatorluğunun “Ya efendi olacaksın ya da uşak” dayatmasını reddetmeliyiz.
Ne
efendi olmak, ne de uşak olmak istemiyoruz diyebilmeliyiz. Sadece insan
olmak istiyoruz. İnsan olmak ve insan emeğiyle yücelmek. Başkasının
sırtına binmeden yaşamak hakkını istiyoruz.
Çünkü bunları istemek “insan hakkıdır”.
Düşünüyorum.
Evinin kırık camını takamadığı için evladını kaybeden acılı anneyi.
Hastanede çocuğun tedavisini yapmadığı için kaybeden babayı. Ölen evlandının çuvalla sırtında taşıyışını .
Annesinin süt alamadığı için ölen minnacık bebeği.
Düşünüyorum.
En kutsal insan hakkı olan “yaşama hakkını” kaybeden nicelerini.
Düşünüyorum.
Ülkemin horlanan emekçilerini düşünüyorum.
İş bulamadıkları için sürünenleri.
Emekli maaşını alabilmek için ömrünü banka kuyruklarında geçirenleri.
Ve bütün bunların “insan olmak hakkı” olduğunu umurunda olmayan bu “Para imparatorluğuna” dur diyebilmek için karşı çıkmalıyız. Örgütlenmeliyiz. Ayağa kalkmalıyız ve dur diyebilmeliyiz. . Çünkü, “hak edilmeden” insan olunmuyor.
Belki de ilk bilinmesi gereken budur.
Yazarın
Notu: Yeni yayın hayatına başlayan “Bursa Genç Haber” Gazete
çıkmasında emeği geçenlere ve çalışanlarına başarılar dilerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder